Furkan olsaydı eğer, kızardı ümitsizliklerimize...
"İnanın hayallerinize...
Beni bu mertebeye eriştiren yegane burak inancımdı,
Dayanın Allah'a...
Sarılın hedeflerinize ki gevşekliğe düşmeyesiniz" derdi...
Ve devam ederdi...
"Ben; siz karamsarlığa düşesiniz diye şehid olmadım...
Ben; hep birlikte, omuz omuza bir yürüyüş için,
Umudu kuşanmanız için, masmavi bir gökyüzü için, kardeşçe bir mü'minlik için çabaladım...
Ben nifak tohumlarını söküp atmak, dostlar arasındaki düşmanlığı kaldırmak uğruna çalıştım,
Kenetlenesiniz, Allah'ın ipine ve Rasululullah(sav)'ın sünnetine sarılasınız diye uğraştım...
Ben; gök kubbede hoş bir sâdâ bırakmak istedim,
Ta ki varlığım nispetinde güzellikler yaymak için...
Kırmak istemedim kimseyi ki;
Sevgili Rabbim'i üzmemek için...
Yumuşak bir ahlâkla donanmak istedim,
İmanlı bir genç profili çizebilmek için...
Ben tüm mü'minler birleşsin istedim,
Ayrılıklarımıza birer set çekelim,
Küskünlüklerimiz son bulsun
Gönüller huzura kavuşsun istedim...
İstedim ki, estirmeye çalıştığım barış rüzgarı dinmesin,
Tutuşturmaya çalıştığım ilahî aşk ateşi sönmesin,
Güleryüzlü simalar solmasın,
Bir yetimin başı okşansın şefkatle,
Bir annenin acısı paylaşılsın,
Bir babanın gözleri ışıldasın...
Ben bu hayatı güzelliklere vesile olmak için yaşadım...
Ben bu hayatı Rahmân'a ulaş(tır)mak için yaşadım...
Ben bu hayatı ümmeti ümmet kılabilmek için yaşadım...
Ben bu hayatı yeise düşmeniz için değil,
Umudu kuşanıp ayağa kalkasınız diye yaşadım..."
O'nu anıp veryansın etmek değil,
O'nu yaşa(t)mak, yaşamlarımıza nakşetmek adına...
Ayşe Betül YÜKSEL
01.01.2012